Yüce Türk Milletinin kaderinin örüldüğü, dünya tarihinin akışına yeni bir yön tayin eden ve sonuçları itibariyle şanlı zaferlerimizden birisi olan Malazgirt Zaferi’nin 952. yılını kutlamanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz.

 Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te kazandığı zafer bir askerî başarının çok ötesindedir. Bu zafer; yalnızca kendisinden kat be kat kalabalık Bizans ordusuna karşı kazanılmış bir savaş değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan yolun ilk adımıdır.

Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun kapılarını ardına kadar açan, cennet vatanın inşa sürecinin başladığı, Büyük Türk Milletine Anadolu’yu vatan kılan bir tapu senedidir. Nitekim bu zaferden yalnızca dört yıl sonra, Marmara kıyılarına kadar ulaşılmış ve o günden bugüne kadar geçen sürede bu coğrafyanın ebedî bir Türk yurdu olduğunu tüm cihana ilân ve ispat etmiştir.

Anadolu’da birlik, beraberlik ve barışa dayanan anlayışın hâkim olmasını sağlayan Malazgirt Zaferi ruhu, üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen milletin sinesinde hala dipdiridir. Cumhuriyetimizi daha aydınlık yarınlara taşırken geçmişimizden aldığımız güç, bizlere her zaman yol gösterici olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle 26 Ağustos 1071 yılında kazandığımız Malazgirt Zaferi’nin 952. yıldönümünde başta Sultan Alparslan ve şanlı ordusu olmak üzere Anadolu’yu bizlere ebedî bir vatan kılan tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize sonsuz minnetimizi sunuyorum.